3 Nisan 2010 Cumartesi

Kız Kulesi ve Nazım Hikmet

Sunay Akın'ı her dinleyişimde ağzım açık kalır... Öyle ki, tarihteki bir sürü hikayeyi çağrışım zinciriyle birleştirip bugüne kadar getirip de önünüzdeki çay kaşığına bile bağlayabilen süper bir insandır.
İşte Sunay Akından böyle bir hikaye daha....


1827 yılında Almanya'nın Brandenburg kentinde Karl adında bir çocuk dünyaya gelir. Babası müzik öğretmeni olan Karl, aile içinde baş gösteren huzursuzluklardan dolayı bir Fransız yetimhanesine gönderilir.

Daha sonra gemilerde miço olarak çalışır. Hamburg'tan kalkan bir gemiyle İstanbul'a giderken henüz 12 yaşındadır. Gemi İstanbul'a geldiğinde denize atlayan Karl, Kız Kulesi'ne yüzerek kaçar. Kendisini kurtaran Kız Kulesi'nin bekçisine gemiye geri dönmek istemediğini söyler.

İki ülke arasında küçük bir politik sorun yaşanır. Ama Osmanlı sadrazamı Ali Paşa sorunu çözer ve Karl'ı korumasına alır. Karl Mehmet Ali adı alır. Mehmet Ali, Kırım, Bosna ve Karadağ savaşlarından sonra 2. Abdulhamit döneminde paşa ünvanını alır. Mehmet Ali Paşa, 1878 yılında imzalanan Berlin Antlasması'nda Osmanlı'yı temsil eden üç kişiden biri olur.

Almanca,Fransızca,Yunanca, Farsça ve Arapca dillerinde şiirler yazan Mehmet Ali Paşa'nın dört kızı olur.

Paşa'nın Leyla adındaki kızının da bir kızı olur; Celile.

Celile bir erkek çocuk doğurur: Şair Nazım Hikmet!

Görüldüğü gibi Karl'dan Nazım'a uzanan hikayenin gösterdiği gibi, Kız Kulesi'nin her zaman hikayeleri vardır.

Eğer Kız Kulesi Karl'ı kurtarmasaydı, Nazım olmayacaktı.

2 yorum: